İçindekiler
- 1 İş Kazası Tazminat Davası Nedir?
- 2 İş Kazası Sayılan Haller Nelerdir?
- 3 İş Kazası Sebebiyle İşçinin Yaralanması Halinde Maddi Tazminat Davası
- 4 İş Kazası Sebebiyle İşçinin Ölümü Halinde Maddi Tazminat Davası
- 5 İş Kazası Ceza Davası Ve İş Kazası Kamu Davası
- 6 İş Kazası Tazminat Davası Açma Süresi (Zamanaşımı)
- 7 Maddi ve Manevi Tazminat Davasında İstenebilecek Zararlar
- 8 İş Kazasının Tespiti Davası
- 9 İş Kazası Tazminat Davası Yargıtay Kararları
İş Kazası Tazminat Davası Nedir?
İş kazası tazminat davası, bir işçinin işyerinde ya da işin yürütümü sırasında meydana gelen kaza sonucunda bedensel veya ruhsal zarar görmesi ya da hayatını kaybetmesi durumunda, işverene karşı açtığı maddi ve manevi tazminat talepli hukuki dava türüdür.
İş kazası nedeniyle zarar gören işçi ya da ölen işçinin yakınları, işverene karşı Türk Borçlar Kanunu ve İş Kanunu hükümleri çerçevesinde tazminat davası açabilir. Bu dava, hem maddi tazminat (tedavi giderleri, iş göremezlik zararı, destekten yoksun kalma tazminatı) hem de manevi tazminat (yaşanan acı,keder ve elem karşılığı) taleplerini içerebilir.
İş kazası sonucunda SGK tarafından sağlanan yardımlar, işverenin hukuki sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmaz. Bu nedenle, SGK yardımlarından ayrı olarak işverenden tazminat talep edilmesi mümkündür.
Tavsiye İçerik: İşyerinde Kalp Krizi İş Kazası Sayılır Mı?
İş Kazası Sayılan Haller Nelerdir?
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m.13
“İş kazası;
- a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
- b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
- c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.”
Yukarıdaki kanun maddesinde iş kazası sayılan haller listelenmiştir. İş kazası sayılabilmesi için üç temel unsur gereklidir: Sigortalı olması, kanunda sayılan durumlardan birinin bulunması ve meydana gelen olayın bedensel veya ruhsal zarara yol açması.
İş Kazası Sebebiyle İşçinin Yaralanması Halinde Maddi Tazminat Davası
Bir iş kazası sonucunda işçinin bedensel bütünlüğünün zarar görmesi, maluliyet oranının belirlenmesini ve bu zarar nedeniyle maddi tazminat talep edilmesini gündeme getirir. Bu tür iş kazası tazminat davaları, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirilir.
İş kazası nedeniyle tazminat davası açılabilmesi için, öncelikle olayın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından iş kazası olarak belirlenmiş olması gerekir. Tespitin ardından işçi ya da vekili, işverenin kusuruna dayalı olarak:
- Tedavi süresince çalışılamayan dönem için kazanç kaybı,
- Kalıcı iş göremezlik varsa maluliyet oranına göre hesaplanan maddi tazminat,
- Protez, cihaz vb. giderler ile bakıcıya ihtiyaç varsa bakım giderleri,
gibi kalemlerden oluşan maddi tazminat talebinde bulunabilir.
Önemle vurgulamak gerekir ki, SGK’nın yaptığı yardımlar, işverenin haksız fiil sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu durum, Yargıtay kararlarında da istikrarlı biçimde ifade edilmektedir.
İş Kazası Sebebiyle İşçinin Ölümü Halinde Maddi Tazminat Davası
İş kazası sonucunda işçinin hayatını kaybetmesi halinde ise durum, daha ağır sonuçlar doğurur. Bu noktada, iş kazası sonrası açılacak davalar sadece ölen işçinin değil, onun desteğinden yoksun kalan aile bireylerinin haklarını da kapsar. İş kazaları tazminat davaları kapsamında en sık rastlanan dava türlerinden biri de destekten yoksun kalma tazminatıdır.
Bu tazminat, ölen işçinin sağlığında ailesine sağladığı maddi katkının, ölüm sonrası kaybedilmesine dayalıdır. Talep hakkı olan kişiler şunlardır:
- Eşi,
- Çocukları,
- Anne ve babası (destek aldığı kanıtlandığı sürece),
Bu kişiler, işveren aleyhine iş kazası davası açarak maddi tazminat talep edebilirler. Mahkeme, ölen işçinin gelir düzeyi, yaşı, destek süresi ve hak sahiplerinin yaşam beklentisini dikkate alarak iş kazası nedeniyle tazminat davası kapsamında tazminat miktarını belirler.
Yargıtay, yerleşik içtihadında; tazminatın, “ölüm tarihinde başlamak üzere, hak sahiplerinin yaşayabileceği süre boyunca ve desteklik ilişkisi sürdüğü ölçüde” hesaplanması gerektiğini belirtmektedir.
Gerek yaralanma gerekse ölümle sonuçlanan vakalarda, iş kazası tazminat davaları, işverenin hukuki sorumluluğunu ortaya koyar. Bu davalarda, olayın SGK nezdinde iş kazası olarak kabul edilmesi ve işverenin kusurunun ispatı önemlidir. Bu nedenle, iş kazası sonrası açılacak davalar için hem hukuki hem de teknik açıdan alanında uzman avukattan destek alınması, hak kaybının önlenmesi bakımından büyük önem taşır.
İş Kazası Ceza Davası Ve İş Kazası Kamu Davası
İş kazası ceza davası, iş kazasına sebep olan kişilerin (genellikle işveren veya iş güvenliği sorumluları) ceza hukuku açısından sorumluluğunun değerlendirildiği davadır. Bu tür kazalar çoğunlukla taksirle yaralama (TCK m.89) veya taksirle öldürme (TCK m.85) suçu kapsamında soruşturulur.
Ceza davası, kazadan sonra Cumhuriyet savcılığı tarafından başlatılan soruşturma sonucu açılır. İşverenin gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamış olması, ceza sorumluluğunun temel dayanağıdır.
Mahkeme, kusur oranları ve ihmal gibi hususları göz önünde bulundurarak yaptığı imcelemeye göre sanık hakkında karar verecektir.
İş kazası kamu davası, ceza davasıyla aynı süreçtir ancak adlandırma yönünden farklılık taşır. “Kamu davası” ifadesi, davanın Cumhuriyet savcısı tarafından açıldığını ve yürütüldüğünü vurgular. Ceza yargılaması toplumsal bir dava niteliğindedir.
Mağdur işçi ya da yakınları şikâyetçi olmasa dahi, kazanın ölümle sonuçlanması halinde savcılık re’sen kamu davası açar.
İş kazası ceza davası, işveren veya sorumlu kişilerin cezalandırılması amacıyla açılır. İş kazası kamu davası, bu ceza davasının savcılık tarafından toplum adına açıldığını ifade eder.
İş Kazası Tazminat Davası Açma Süresi (Zamanaşımı)
Bu konuda Türk Borçlar Kanunu 72. Ve 146. Maddeleri uygulama alanı bulacaktır.
Meydana gelen iş kazasının haksız fiile dayanması halinde T.B.K. m.72 “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” Hükmü uygulanacaktır.
Bu durumda iş kazasının haksız fiil sonucu meydana gelmesi halinde doğan tazminat istemi için zarar ve fail öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl; her halde kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açılması gerekir.
Ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü bir fiil sebebiyle tazminat doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağı unutulmamalıdır.
Ancak iş kazası, işverenin sözleşmesel yükümlülüklerine aykırı davranması sonucu meydana geldiyse T.B.K. m.146 “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” Hükmü uygulanır.
Bu hallerde işçinin (veya ölüm halinde yakınlarının) iş kazasına bağlı tazminat talepleri 10 yıllık zamanaşımına tabi olacaktır.
Maddi ve Manevi Tazminat Davasında İstenebilecek Zararlar
İş kazası maddi tazminat davasında talep edilebilecek zararlar şu şekilde sıralanabilir:
– Tedavi Giderleri
– Geçici İş Göremezlik Zararı
– Sürekli İş Göremezlik Zararı (Maluliyet Tazminatı)
– Kazanç Kaybı ve Gelecekteki Gelir Kayıpları
– Bakıcı Giderleri
– Cenaze ve Defin Giderleri (Ölüm halinde)
– Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Ölüm halinde)
İş kazası manevi tazminat davasında talep edilebilecek zararlar ise:
– Beden Bütünlüğü Zedelenen İşçinin Talep Edebileceği Tazminat
Ağır acı, elem, ıstırap, uzuv kaybı, estetik bozukluk, psikolojik travmalar gibi durumlar için manevi tazminat talep edilebilir (TBK m.56).
Yargıtay, özellikle genç işçilerde vücut bütünlüğünün kalıcı bozulması halinde yüksek manevi tazminatları uygun bulmaktadır.
– Ölüm Halinde Yakınların Talep Edebileceği Manevi Tazminat
Ölen işçinin anne, baba, eş ve çocukları, duydukları acı ve keder nedeniyle manevi tazminat talep edebilir.
Yargıtay, bu tazminatın ölümün ani ve beklenmedik olması, kazadaki kusur oranı, ölenle yakınlık derecesi gibi ölçütlerle belirleneceğini kabul etmektedir.
İş Kazasının Tespiti Davası
İş kazasının tespiti davası; meydana gelen bir olayın, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSSK) kapsamında “iş kazası” niteliğinde olup olmadığının tespiti amacıyla açılan bir tespit davasıdır.
Bu dava, özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından kazanın iş kazası olarak kabul edilmediği veya bildirilmediği durumlarda başvurulan bir hukuki yoldur.
İş kazasının tespiti davası şu durumlarda açılır:
– İşverenin SGK’ya iş kazası bildirimi yapmaması,
– SGK’nın, olayın iş kazası olmadığına dair olumsuz karar vermesi,
– Sigortalının veya hak sahiplerinin tazminat talebinde bulunabilmesi için kazanın hukuken iş kazası olduğunun önceden mahkeme kararıyla tespiti gerektiği durumlarda.
Görevli mahkeme iş mahkemeleridir. (İş Mahkemesi yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi, iş mahkemesi sıfatıyla bakar.)
İş kazası tespit davasında olayın kanuni iş kazası tanımına uyup uymadığı, değerlendirilir. Kusur oranı, tazminat miktarı veya zararın kapsamı belirlenmez.
İş Kazası Tazminat Davası Yargıtay Kararları
- İş Kazası Sonucu Ölen İşçinin Yakınlarının Tazminat Talebine İlişkin Karar
- Hukuk Dairesi 2020/6902 E. , 2020/5289 K.
“K A R A R
A)Davacı İstemi;
Davacılar vekili dava ve ek dava dilekçesinde özet olarak; iş kazası neticesinde vefat eden sigortalının yakınları lehine maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
B)Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap dilekçesi ve akabinde özet olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davacı eşe 54.579,53 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın; davacı çocuklar …’ye 25.000,00 TL manevi tazminatın; davacı çocuk Kübra’ya 20.185,74 TL maddi tazminat ile 25.000,00 TL manevi tazminatın ve davacı kardeşlere 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
iii Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nce, davacılar ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK. 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
E) 1-Davacı Tarafın Özetle Temyiz Nedenleri;
• Davacı çocuklar Kübra, Arife ve Nazife için takdir edilen manevi tazminatın az olduğu, caydırıcı nitelikte olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2-Davalı Tarafın Özetle Temyiz Nedenleri;
• Davalının kazada kusur veya ihmali olmadığı, dolayısıyla sorumluluğunun da bulunmadığı, gerekli tedbirlerin alındığı, eğitimin verildiğini,
• Müteveffa işçinin kendi bilgi ve donanımına göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermediği, ihmalkar davrandığı ve kazaya uğradığını,
• Savcılık aşamasında müteveffanın asli kusurlu olduğu belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, kararın itiraz üzerine aynı şekilde kesinleştiğini,
• SGK Teftiş raporunda kazanın sigortalıdan kaynaklandığının açıkça belirtildiği ve kusuru tespit edilemeyen işveren hakkında işlem yapılmadığını,
• İşveren davalıya yüklenen % 60 kusur oranının hakkaniyete aykırı olduğunu,
• Aynı olaya ilişkin ceza yargılaması ve hukuk yargılamasındaki kusur raporlarındaki oranların bu denli farklı olmasının çelişkili olduğunu,
• Müteveffanın sendika üyeliğinin vefatı ile sona erdiği, hesaplamaların üyelik devam ediyormuş gibi yapılmasının hatalı olduğunu,
• Hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yüksek olduğunu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1-Dosyadaki temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, 02/06/2011 tarihli iş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının eş, çocuk ve kardeşlerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eşe 54.579,53 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın; davacı çocuklar Arife ve Nazife’ye 25.000,00 TL manevi tazminatın; davacı çocuk Kübra’ya 20.185,74 TL maddi tazminat ile 25.000,00 TL manevi tazminatın ve davacı kardeşlere 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 02/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, iş kazasının gerçekleşmesinde davacılar murisinin % 40 birleşen kusurunun bulunduğu tespit edilmiştir.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde Hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu açıklamalar doğrultusunda davacı çocuklar lehine takdir edilen manevi tazminat miktarlarının ayrı ayrı az olduğu açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine
dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine,
01/10/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.”
- İş Kazası Tespiti Talebinin Sosyal Güvenlik Kurumunca Uzun Süre Cevapsız Bırakıldığı ve Tazminat Davasında Bekletici Mesele Yapıldığı Göz Önüne Alınarak, Davacının Hukuki Yararının Bulunduğuna İlişkin Karar
- Hukuk Dairesi 2016/11397 E. , 2016/13826 K.
“Davacı, iş kazasının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, iş kazası tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece,davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dava; hukuki nitelikçe meydana gelen kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; davacının bu davayı açmasında hukuki yararı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacının iş kazasının tespiti için ….’ ya müracaat ettiği, Kurumun soruşturmayı yargılama aşamasında henüz sonuçlandırmadığı , davacı ile işveren arasında derdest … İş Mahkemesinde görülen tazminat davasında, olayın iş kazası olup olmadığının tespiti için bu dosyanın bekletici mesele yapıldığı anlaşılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden dolayı işveren aleyhine açılan iş kazası olduğunun tespiti davası, sigortalının da hak alanını ilgilendirir. Nitekim, bu karar ile davalı Kurum (tespit kararı verildiğinde) iş kazası sonucu iş göremez duruma giren sigortalıya gelir bağlayacaktır. Öte yandan, davacının iş kazası tespiti talebinin Kurumca reddedilmediği veya reddedilmiş sayılmadığı belirtilmişse de, dosyadaki belgelerden davacının 15.12.2014 tarihli iş kazası tespiti başvurusuna bir yılı aşkın bir sürede olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmediği de açıktır. Mahkemece, esasa girilerek bir karar verilmesi gerekirken, davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.”