
Destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için taraflar arasında mutlaka resmi bir evlilik birliğinin bulunması şart değildir. Aynı şekilde, tazminat talep eden kişinin murisin yasal mirasçısı olması da gerekli değildir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, ölüm nedeniyle desteğini yitiren kişinin, vefat eden kişi ile aralarındaki fiilî yaşam ilişkisi ve karşılıklı ekonomik destek sağlama olgusunun varlığı tazminata hükmedilmesi için yeterlidir.
Bu bağlamda, her ne kadar imam nikahlı eşin destekten yoksun kalma tazminatı alabileceğine dair açık bir yasal düzenleme bulunmasa da, Yargıtay kararları doğrultusunda, taraflar arasında geleneksel veya dini nikâha dayalı fiili bir birlikteliğin mevcut olması ve bu birlikteliğin destek ilişkisinin varlığına karine teşkil etmesi durumunda, imam nikahlı eşin de destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanabileceği kabul edilmektedir. Böylece destekten yoksun kalma tazminatı imam nikahlı eşin hakları arasında- şartlarını taşıdığı taktirde- sayılabilecektir.
Tavsiye İçerik: Boşanma Davası Nasıl Açılır?
İçindekiler
- 1 Resmi Nikahı Bulunmayanların Tazminat Hakkı Var Mıdır?
- 2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Şartları Nelerdir?
- 3 Destekten Yoksun Kalma Tazminatını Kimler İsteyebilir?
- 4 Erkek Çocuğun Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
- 5 Kız Çocuğun Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
- 6 İmam Nikâhlı Eşin Manevi Tazminat Hakkı Yargıtay Kararları
Resmi Nikahı Bulunmayanların Tazminat Hakkı Var Mıdır?
Destekten yoksun kalma tazminatı için akrabalık bağı olması şart değildir. Önemli olan tazminat talebinde bulunan resmi nikahsız eş, eşin desteğinden yoksun kaldığını ispat etmelidir. Davacının, ölen kişiyle evlilik bağı bulunmaksızın birlikte yaşamış olması ve bu birliktelikten bir çocuğunun bulunması, tek başına destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanmak için yeterli değildir. Nikâhsız eşin bu tazminatı talep edebilmesi için, ölenin hayattayken kendisine düzenli ve sürekli şekilde maddi destekte bulunduğunun ve taraflar arasında fiilî bir hayat ortaklığının mevcut olduğunun somut delillerle ispatlanması gerekir.
Unutulmamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti’nde dini nikahın bir geçerliliği yoktur. İmam nikahlı eş hukuken “eş” konumunda bulunmamaktadır. Bu sebeple resmi nikahlı eşin haklarına sahip değildir. Toplumda dini nikahın kadının haklarını güvence altına aldığına dair bazı görüşler olsa da bu doğru değildir. Çünkü evliliğin sona ermesi halinde resmi nikahı olmayan kadının hakları resmi nikah olmadığı için olmayacaktır.Birbirlerine karşı aile hukukunun yükümlülüklerinden sorumlu olmayacaklar ve kadın resmi nikahın güvencesinden faydalanamayacaktır. İmam nikahlı eşin tazminat hakkı (maddi-manevi), nafaka hakkı, miras hakkı, boşanma davası açma hakkı gibi talepleri sonuç doğurmayacaktır. Fakat imam nikahlı evlilikte çocuk dünyaya geldiyse nafaka gerekli şartların sağlanması halinde dini nikahlı kadının haklarından sayılabilecektir.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Şartları Nelerdir?
Destekten yoksun kalma tazminatı, bir kişinin ölümünden sonra, onun hayattayken maddi olarak destek sağladığı kişilerin, bu destekten mahrum kalmaları sebebiyle açabildiği bir tazminat türüdür.
Destekten yoksun kalma tazminatı şartları şunlardır;
- Hukuka aykırı bir fiil mevcut olmalı. Yani sonuç hukuka aykırı bir fiilinin yapılmasıyla meydana gelmeli.
- Zarar meydana gelmeli. Maddi anlamda bir zarar oluşmalı.
- Uygun nedensellik bağı bulunmalı. Fiil ile sonuç arasında uygun illiyet bağı olmalıdır.
- Kusur hali bulunmalı yani zarar veren fiil kusurlu şekilde işlenmiş olmalı,
- Tazminat süresi içerisinde talep edilmeli
- Tazminatı talep eden kişinin vefat eden kişi ile arasında düzenli bir ekonomik destek olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Destekten Yoksun Kalma Tazminatını Kimler İsteyebilir?
Destekten yoksun kalma tazminatını, yaşanılan kaza nedeniyle ölen kişinin maddi ve manevi desteğinden yoksun kalan kişiler talep edebilir. Bu kişilerin ölen kişinin mirasçısı olması şartı aranmaz. Mesela dini nikahlı eşin hakları arasında miras hakkı olmamasına rağmen destekten yoksun kalma tazminatı -şartları sağlanıyorsa- talep edilebilir. Ölüm sonucu ölen kişinin desteğinden mahrum kalınması yeterlidir. Türk Borçlar Kanunu madde 53’te bu durum belirtilmiştir. Ayrıntılı olarak kimlerin bu tazminatı talep edebileceğine bakacak olursak ölen kişinin;
- Anne ve babası
- Çocukları
- Eşi
- Kardeşleri
- Akrabalık ilişkisi bulunmayan fakat ölen kişinin desteğinden yoksun kalan diğer ilgili kişiler örn. Nişanlısı talep edebilecektir.
Erkek Çocuğun Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
Destek süresi, ölen kişinin hayatta olması durumunda çocuğuna ne kadar süreyle maddi katkıda bulunacağı varsayımına dayanır. Ancak bu süre, çocukların fiilen gelir getirici bir işe başlayacakları tarihle sınırlıdır. Bu süre bireysel özellikler ve özellikle eğitim durumu dikkate alınarak tespit edilir. Yargıtay uygulamasında, erkek çocukların destek süresi genellikle:
- 18 yaşına kadar,
- Öğretime devam ediyorsa 20 yaşına kadar,
- Yükseköğretime devam ediyorsa 25 yaşına kadar
sürmektedir.
Bu sınırlar, çocukların eğitim gördükleri sürede gelir getirici bir işte çalışamayacakları ve dolayısıyla maddi destek ihtiyacının devam edeceği kabulüne dayanmaktadır.
Kız Çocuğun Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
Sosyal güvenlik mevzuatı erkek çocuklarına göre kız çocukları için daha koruyucu hükümler sağlamaktadır. Bu durum destekten yoksun kalma tazminatına da yansır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 34. maddesi uyarınca, hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmasında kız çocukları açısından yaş şartı aranmazken; erkek çocuklar için yaş sınırlanması vardır. Ayrıca, kız çocuklarının evli olmamaları ve gelir getirici bir işte çalışmamaları koşuluyla ölüm aylığı almaya devam edebilmeleri, onları hukuken daha uzun süre destek kapsamı içinde tutmaktadır.
Yargıtay kararlarında, kız çocuklarının destek süresinin belirlenmesinde evlenme yaşı ve gelir getirici bir işte çalışma durumu ile eğitim durumu esas alınmaktadır. Kız çocuklarının destekten ne zaman çıkacaklarının belirlenmesinde;
- Aile bağları,
- Sosyal ve ekonomik koşullar,
- Ülke ve bölge gerçekleri
gibi etkenler dikkate alınmakta,
ayrıca bu konuda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan evlenme yaşlarına ilişkin istatistiklerden yararlanılması gerektiği belirtilmektedir.
İmam Nikâhlı Eşin Manevi Tazminat Hakkı Yargıtay Kararları

- Hukuk Dairesi 2021/5895 E. , 2021/9379 K.
…
Dava, imam nikahlı eşin destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
Tarafların hayatlarını ömür boyu birleştirme niyetiyle gerçekleştirdikleri hukuki nitelikli evlilik sözleşmesi olmaksızın evlenme vaadiyle yaşadıkları birliktelik evlilik dışı birliktelik olarak adlandırılmaktadır. Evlilik sözleşmesi olmaksızın birlikte yaşayan nikahsız eşin, desteğin ölümü ile nikahlı eş gibi, yaşama yaşının
sonuna kadar ve özellikle yaşı, sosyal durumu, yaşadığı ortam ve aile bağları gibi nedenlerle, desteğin evinde yaşamını sürdüremeyeceği hususunun kabulü gerekmektedir. Nikahsız eşin, güçlü olmayan aile bağı nedeniyle müşterek haneyi terk edeceği, kendisine yeni bir yaşamı tercih edeceği üstün olasılık içinde olmakla, bakım ihtiyacının nikahlı eşte olduğu gibi bakiye ömrün sonuna kadar devam etmesi ihtimalinin zayıf olması varsayımının göz önünde tutulması gerekmektedir.
…
- Hukuk Dairesi 2021/9992 E. , 2023/7635 K.
…
Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmeleri için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK’nın 53 üncü maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada; bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir. Kaldı ki destek tazminatı, fiili ve sürekli olarak bakımdan yoksun kalınması halinde takdir edilen bir tazminattır.
…