Evlat Edinme Davası

Evlat Edinme Davası Nedir?

Evlat edinme davası, bir kişinin (veya eşlerin birlikte), bir çocuğu veya ergin bir bireyi hukuken kendi çocuğu gibi tanınmasını sağlamak amacıyla, mahkeme aracılığıyla açtığı ve belirli şartların sağlanması hâlinde evlat edinmeye izin verilmesiyle sonuçlanan bir aile hukuku davasıdır. Bu dava sonucunda evlat edinilen kişi, evlat edinenin soybağında yer alır ve bununla birlikte birtakım ailevi, kişisel ve miras hukuku sonuçları doğar.

Türk Medeni Kanunu’na göre evlat edinme, yalnızca mahkeme kararıyla hüküm doğurur. Dolayısıyla, kişi ancak bu davanın kabul edilmesiyle hukuken evlat edinebilir.

Bu dava, evlat edinme prosedürünün son aşamasını oluşturur. Evlat edinilmek istenen kişi küçükse, öncesinde belirli sürelerde bakım ve gözetim yükümlülüğü yerine getirilmiş olmalıdır. Tüm bu süreçlerin sonunda, evlat edinme davası açılabilir.

Tavsiye İçerik: Evlat Edinme ve Evlat Edinme Şartları

Evlat Edinme Davasını Kim Açar? Evlat Edinme Davası Kime Karşı Açılır? 

Evlat edinme davası, evlat edinmek isteyen kişi ya da kişiler tarafından açılır. Evli çiftlerde eşler birlikte başvurmak zorundadır. Yani davacı taraf, evlat edinmek isteyen taraftır.

Evlat edinilecek kişi devlet koruması altındaysa Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü davaya davalı taraf olarak katılır. Reşit olmayan ve evlat edinilecek küçük devlet koruması altında değilse, davalı tarafı reşit olmayanın alınacağı kişiler oluşturur. Evlat edinmede küçüğün anne ve babasının rızası şarttır. Ancak küçüğün anne babasının kim oldukları veya nerede olduklarını bilinmiyorsa, ayırt etme gücüne sahip değillerse ya da küçüğe karşı özen yükümlülüklerini yerine getirmiyorlarsa rıza şartı aranmaz.

Evlat edinilecek kişi ise davanın tarafı değildir.

 

Evlat Edinme Davası Nerede Açılır? 

T.M.K. Madde 315- Evlât edinme kararı, evlât edinenin oturma yeri; birlikte evlât edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince verilir. Mahkeme kararıyla birlikte evlâtlık ilişkisi kurulmuş olur.

Evlat edinme davası, tek başına evlat edinmede evlat edinecek kişinin; birlikte evlat edinmede eşlerden birinin yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi’nde açılır. Yerleşim yeri, Türk Medeni Kanunu uyarınca kişinin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.

Evlat edinme davasında evlat edinme dava dilekçesi ile birlikte, evlat edinme şartlarını sağlayan belgeler (nüfus kayıt örnekleri, sosyal hizmetler raporları, eşin rıza beyanı gibi) sunularak dava açılır. Mahkeme bu belgeleri değerlendirir ve gerektiğinde sosyal inceleme raporları da aldırarak karar verir.

Evlat Edinme Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir? 

Evlat edinme davası görevli mahkeme, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun uyarınca Aile Mahkemesi’dir. Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise bu sıfatla Asliye Hukuk Mahkemesi görev yapar.

Yetki bakımından ise, yukarıda belirtildiği gibi, evlat edinecek kişinin veya eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

Evlat Edinme Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır? 

Evlat edinme davası ne kadar sürer sorusuna kesin cevap vermek mümkün değildir. Bu sürenin uzunluğu; başvuruda bulunan kişinin evli ya da bekar olması, evlat edinilmek istenen kişinin yaş ve hukuki durumu, sosyal hizmetlerin değerlendirmesi ve mahkeme sürecinin yoğunluğuna göre değişiklik gösterir.

Evlat edinme davası 6-12 ayda tamamlanabilir. Ancak özel durumlar, belgelerde eksiklik, itirazda bulunulması ya da mahkeme yoğunluğu gibi nedenlerle bu sürenin uzaması mümkündür.

Evlat Edinmenin Hukuki Sonuçları Nelerdir? 

  1. Soybağı Kurulması

Evlat edinme kararıyla birlikte, evlat edinen ile evlat edinilen arasında hukuki soybağı kurulmuş olur. Bu soybağı, kan hısımlığı gibi tam anlamıyla bir aile bağı doğurur.

Evlat edinilen, evlat edinenin yasal çocuğu statüsüne gelir.

Evlat edinen kişi, evlat edinilen üzerinde ana-baba hak ve yükümlülüklerine sahip olur.

Evlat edinilen de evlat edinenin çocuğuna tanınan tüm haklara sahip olur.

  1. Nüfus Kütüğüne Tescil ve Soyadı Değişikliği

Mahkemenin verdiği evlat edinme kararı kesinleştikten sonra, evlat edinilen kişi evlat edinenin nüfus kütüğüne kaydedilir.

Evlat edinilen küçük, evlat edinenin soyadını alır. Evlat edinen isterse çocuğa yeni bir ad verebilir Evlat edinilen ergin kişi de dilerse evlat edinenin soyadını alabilir.

Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına, birlikte evlât edinmede ana ve baba adı olarak evlât edinen eşlerin adları; tek başına evlât edinmede ise ana veya baba adı olarak evlât edinenin adı yazılır.

  1. Bakım Yükümlülüğü

Evlat edinme, karşılıklı bakım ve yardım yükümlülüğü doğurur:

Evlat edinen kişi, evlat edinilen kişiyi geçindirmek, eğitim ve her türlü bakım ve ihtiyacını karşılamakla yükümlüdür. 

  1. Miras Hakkı

Evlat edinilen ile evlat edinen arasında tam bir yasal mirasçılık ilişkisi kurulur.

Evlatlık, evlat edinenin öz çocuğu gibi yasal mirasçısı olur.

Evlat edinenin ölümü halinde, evlat edinilen saklı paylı mirasçı statüsündedir.

Aynı şekilde, evlat edinilen kişi öldüğünde, (miras hukuku bakımından aranan diğer şartların da sağlanması halinde)  mirası evlat edinene geçebilir.

Evlatlık, biyolojik anne ve babasının mirasçısı olmaya devam eder (TMK m. 314).

“Evlâtlığın, miras ve başka haklarının zedelenmemesi, aile bağlarının devam etmesi için evlâtlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlât edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur.”

  1. Hısımlık ve Evlenme Yasağı

Evlat edinme ile yalnızca evlat edinen ile evlatlık arasında değil, aynı zamanda evlat edinenin üstsoy ve altsoyu ile evlatlık arasında da hısımlık ilişkisi kurulur.

Bu nedenle, örneğin evlat edinilen, evlat edinenin öz çocuklarıyla kardeş sayılır.

Bu hısımlık, evlenme yasağı açısından da geçerlidir. Evlat edinen ile evlatlık arasında evlenme yasaktır (TMK m. 129).

Madde 129- “Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır:

  1. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında”

 

  1. Velayet Hakkı

Evlatlık küçükse, evlat edinme ile birlikte evlat edinene velayet hakkı geçer.

Bu hak; çocuğun eğitimi, sağlığı, ikametgahı, sosyal yaşamı gibi konularda karar verme yetkisini içerir.

Evlat Edinme Davasına İlişkin Bazı Yargıtay Kararları 

  1. EVLAT EDİNİLEN ÇOCUK İLE BİYOLOJİK ANNESİ ARASINDA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASINA İLİŞKİN YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI

 

Hukuk Genel Kurulu         2014/533 E.  ,  2016/331 K.

 

Taraflar arasındaki “ evlat edinilen çocukla davacı anne arasında kişisel ilişki kurulması ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; …. Aile Mahkemesince istemin reddinedair verilen 22.12.2011 tarih ve 2010/154 E. – 2011/1707 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay …Hukuk Dairesinin 25.09.2012 gün ve 2012/2698 E. – 2012/22458 K. sayılı ilamı ile;
(…Davacı, davalılar tarafından birlikte evlat edinilen küçüğün öz annesidir. Evlat edinme; evlatlıkla evlat edinenler arasında soybağı ilişkisi kurar (TMK. m. 282/3) ise de, evlatlığın kendi ailesiyle arasındaki soybağı ilişkisi evlat edinme ile ortadan kalkmaz (TMK. m. 314/5). Ana ve babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilmiş olan çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve bunu sürdürmesi, çocuk için bir hak (Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 9/3) olduğu kadar, çocuklarıyla düzenli şekilde kişisel ilişki elde etmek ve bu ilişkiyi sürdürmek ana ve baba için de bir haktır. Bu tür kişisel ilişki, çocuğun sadece yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya engellenebilir. (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4/1-2) Küçüğün bir başka aile tarafından evlat edinilmiş olması, gerçek ana ve babanın çocuklarıyla kişisel ilişkisini keser ise de gerçek ailesi ile aralarındaki soybağının bir gereği olarak bu hakkı ilanihaye ortadan kaldırmaz.Koşullarının varlığı halinde ve küçüğün menfaatine uygun düştüğü ölçüde hakim kararıyla bu ilişki yeniden tesis edilebilir. Türk Medeni Kanununun 325. maddesinde yer alan düzenleme buna imkan vermektedir. Bu hüküm, olağanüstü hallerin varlığı halinde çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkının diğer kişilere; özellikle çocuğun hısımlarına da tanınabileceğini öngörmektedir. Davacı, davalılarca birlikte evlat edinilen 21.12.2002 doğumlu küçük …’in öz annesidir. Aralarında birinci derecede “kan hısımlığı” (TMK. m. 17/2) ilişkisi vardır. Mahkemenin talebiyle uzmanlarca düzenlenen sosyal inceleme raporunda; çocuğun gerçek annesini bildiği, annesiyle ilişkisinin koparılmasının küçük üzerinde olumsuz etki doğuracağı, kişisel ilişki kurulmasının gelişimine katkı sağlayacağı bildirilmiştir. Dosyada, küçüğün öz annesiyle kişisel ilişkisinin, onun yüksek yararına aykırı düşeceğine ilişkin ciddi sebep ve olgu bulunmamaktadır. Davacı, çocuğunun davalılarca evlat edinildiğini, küçük de annesini bildiğine göre, davacı bakımından artık evlatlıkla ilgili kayıtların gizliliğinden de söz edilemez. O halde, isteğin kabulü ile davacı ile davalıların evlatlığı küçük …. arasında uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekirken; davanın reddi doğru bulunmamıştır….)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 16.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

  1. EVLATLIK İLİŞKİSİNİN KALDIRILMASINA İLİŞKİN İDDİALARIN İSPATLANAMAMASI HAKKINDA YARGITAY KARARI
  2. Hukuk Dairesi         2017/3040 E.  ,  2017/13934 K.

…..Somut olayda evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına dayanak teşkil eden olaylar; hile, baskı, mahkemeyi aldatma (tek duruşmada kısa sürede karar verildiği) TMK 316.madde gereği araştırma yapılmadığı, evlat edinenin seksendört yaşında, akli melekelerinin zayıf ve kayıp olduğu, vefat etmeden bir yıl önce evlat edindiği, evlat edinen ile yakınlarının dinlenmediği, beş yıl bakım şartının gerçekleşmediği, evlat edinme kararından kısa bir süre sonra evlat edinenin öldüğü, bu ölümün şüpheli olduğu noktalarında toplanmaktadır.
TMK 6. maddesine göre taraflardan her biri iddiasını ispatla yükümlü olup somut olayda iddiaların ispat külfeti davacılar üzerinde bulunmaktadır.
Yukarıda sayılan olayların bir çoğu suç teşkil eden eylemler olup, dosyaya yansıdığı kadarıyla davalı evlat edinilenin bu sayılan eylemlerden dolayı kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmadığı, mahkemenin oluşumu ve karar verme süresinin subjektif değerlendirme kapsamında kaldığı, evlat edinme davalarında evlat edinenin yakınlarının dinlenmesini şart kılan yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, evlat edinenin dinlenmediği yönündeki iddianın aksine evlat edinen …..10.09.2013 tarihli duruşmaya vekili Av. ……. ile katılarak imzalı beyanda bulunduğu gibi, vekili Av……’a 10.07.2013 tarihinde “… isimli kişiyi evlat edinmeye izin davası” açma yönünde özel yetki içeren vekaletname verdiği, vekaletname vermeden önce 10.07.2013 tarihinde……… Devlet Hastanesi Psikiyatri Polikliniğinden “akli melekelerinin yerinde olduğunu” bildirir rapor alındığı evlat edinme dosyasındaki bilgi ve belgelerden görülmektedir.

Mahkemenin evlat edinme ilişkisinin kaldırılmasına yönelik davayı kabul gerekçesi olan TMK 316.maddesine göre etraflıca bir araştırma yapılmadığı ve beş yıl bakım şartının gerçekleşmediği hususları üzerinde durulmadığı tespit edilmiştir.
Evlat edinme dosyası incelendiğinde; evlat edinen ile evlat edinilen hakkında kolluk araştırması yaptırıldığı, evlat edinmenin uygun olacağı yönünde sosyal hizmet bilim uzmanından rapor alındığı, evlât edinen ile edinilenin mahkemece dinlendikleri ve karar vermeden önce tanık dinlendiği hususları sabittir.
Esasa ilişkin noksanlık hallerinden biri; evlat edinilen kişinin ergin olması sebebi ile evlât edinilenin, en az beş yıldan beri evlât edinen ile aile hâlinde birlikte yaşamakta olup olmadığıdır. Evlat edinme dosyasında yaptırılan kolluk araştırması, duruşmada dinlenen tanık, evlat edinen ile evlat edinilenin birlikte aile halinde yaşadıkları yönünde olup, taraflarla görüşüp rapor hazırlayan sosyal hizmet bilim uzmanı ….. da raporunda; bizzat evlat edinenin beyanını raporuna yansıttığı ve evlat edinen F….., “…10 yıldır davalı yanında ikamet ettiğini davalı ile aralarındaki güven ve sevgi ilişkisinin gün geçtikçe arttığını, anne-evlat gibi olduklarını söyleyebileceğini, kendisine her türlü yardımı yaparak rahat ettirmeye çalışan, evin bir bölümünü kendisinin kullanımı için özel olarak dizayn eden, ekonomik kaynaklı işlerinin idaresiyle meşgul olan, tüm ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenen davalıya karşı memnuniyetini her vesile ile dile getirdiğini, artık davalı olmaksızın bir yaşam düşünemediğini, davalının, “öz annesinden daha çok ona anne olabildiğine” inandığını, ayrıca davalının eşi ve kızı tarafından da kabul gördüğünü, beklediği ilgi ve sevgi ihtiyacının davalı tarafından gereği gibi yerine getirildiğini…” şeklinde devam eden beyanlarını aktarım yolu ile raporuna işlediği anlaşılmaktadır. Dolayısı ile evlat edinme dosyasında beş yıl birlikte yaşama olgusu sabit olup, bu durumun aksi eldeki dosyada güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamıştır. Davacı tanıklarının sözlerinin evlat edinme işleminde bizzat evlat edinenin sosyal inceleme raporuna yansıyan beyanları ile yapılan kolluk araştırmasındaki tespitlerin aksini ispat edecek nitelikte beyanlar olmadığı gibi davalı tanıklarının aksi yönde beyanlarının olduğu, evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını sistematik olarak sıkı kurallara bağlayan ve evlatlık ilişkisinin taraflarca keyfi bir şekilde kaldırılmasının önünü kapayan TMKdaki düzenlemeler de dikkate alındığında davanın kabulü için tanık ve diğer delillerin inandırıcı ve davacı yanın iddialarını kanıtlamaktan uzak olduğu bu sebeple ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde bulunmayan gerekçe ile davanın kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMKnın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMKnun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMKnun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.