Trafik kazaları yalnızca mağdur kişiyi değil, onun ailesini de fiziksel, duygusal ve psikolojik olarak etkileyen olaylardır. Kaza sonucunda ağır yaralanma halinde mağdurun yakın çevresi, özellikle ailesi, ciddi bir manevi sarsıntı yaşar. Bu bağlamda, Türk Hukukunda yaralı bireyin yakınlarının da manevi tazminat talep etme hakkı tanınmıştır.
Aşağıda ayrıntılı anlatıldığı üzere, manevi tazminat için şartların sağlanması halinde ölenin yakınları manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.
Bu hakkın temeli Türk Borçlar Kanunu’na dayanmaktadır:
Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56/2: Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Yargıtay, ağır yaralanma durumunda mağdurun eşi, çocukları, anne-babası gibi yakınlarının yoğun elem ve ıstırap yaşamaları halinde manevi tazminata hak kazanabileceklerini içtihatlarında düzenli olarak belirtmektedir.
İçindekiler
- 1 Kişilik Hakkının İhlali: Cezai ve Hukuki Yaptırım
- 2 MANEVİ TAZMİNAT KİMLER TALEP EDEBİLİR?
- 3 Yaralı Ailesinin Manevi Tazminat Alma Şartları
- 4 Manevi Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
- 5 Manevi Tazminat Davası Nasıl Açılır?
- 6 Manevi Tazminatta Zamanaşımı
- 7 Yaralı Ailesinin Manevi Tazminat Hakkı Yargıtay Kararları
Kişilik Hakkının İhlali: Cezai ve Hukuki Yaptırım
Kişilik hakkı; kişinin maddi ve manevi bütünlüğünü, onurunu, haysiyetini, özel yaşamını, beden bütünlüğünü kapsayan temel bir haktır.
Türk Medeni Kanunu (TMK) m.24 “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.”
Hukuki Yaptırımlar
Manevi Tazminat Talebi (TBK m. 56): Kişilik haklarının ihlali durumunda mağdur ve mağdurun yakınları, manevi tazminat talebinde bulunabilirler. Bu tazminat, yaşanan üzüntü ve ızdırabın hafifletilmesi amacıyla hükmedilir.
Maddi Tazminat Talebi (TBK m. 49 ve devamı: Eğer kişilik hakkının ihlali maddi zarara da neden olmuşsa (örneğin tedavi giderleri, çalışma gücünün kaybı vb.), mağdur ayrıca maddi tazminat da talep edebilir.
Cezai Yaptırımlar
Türk Ceza Kanunu’nda kişilik haklarına yönelik ihlaller ve saldırılar ile öngörülen yaptırımları düzenlenmiştir.
T.C.K. Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
şeklindedir. Yaşam hakkı temel kişilik hakkıdır ve yaşam hakkının ihlalinin yaptırımı müebbet hapis cezası olarak düzenlenmiştir.
Yaşam hakkı en temel kişilik hakkı olup bedensel bütünlük hakkını da kapsamaktadır. Bedensel bütünlük hakkının ihlaline yönelik kasten yaralama suçu da Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir.
T.C.K Madde 86- (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu hüküm kapsamında bedensel bütünlük hakkının ihlali niteliğinde olan kasten yaralama suçunun yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir.
Tavsiye: Eşdeğer Parça Uygulaması ve Koşulları Nelerdir?
MANEVİ TAZMİNAT KİMLER TALEP EDEBİLİR?
Öncelikle belirtmeliyiz ki kişi yaşadığı kaza neticesinde psikolojik olarak oldukça etkilenebilmektedir. Kaza sonrası tekrar trafiği çıkmakta zorlanma, araca binememe, korna sesinden dahi ürkme gibi hallere oldukça sık karşılaşılmaktadır. Kişinin kaza neticesinde almış olduğu hasar ile birlikte etkilenme oranı da artmaktadır. Bu sebeple manevi tazminat talep edebilecek kişilerin başında kişinin kendisi gelmektedir. Zira olayı yaşayan ve en çok etki altına giren kişinin kendisidir. Ayrıca Türk Borçlar Kanunu m. 56/2: “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin yakınlarına da uygun bir manevi tazminat verilmesine karar verilebilir.”
Bu düzenleme, ölüm hâliyle birlikte ağır bedensel zarar durumunda da “yakın” sıfatına sahip kişilere tazminat hakkı tanımaktadır. Ancak kanun “yakın” kavramını açıkça tanımlamamıştır. Bu nedenle uygulamada Yargıtay kararları belirleyici rol oynamaktadır. “Yakın” kavramı belirlenirken somut olayın özellikleri bakımından değerlendirme yapılması gerekmektedir. Yargıtay tarafından yakın olarak kabul edilen kişilerden bazıları;
Eş: Yasal ve fiilî birlikteliği olan eş, kaza sonucu yaralanan kişinin yaşadığı bedensel ve ruhsal acıya ortak olarak derin bir manevi zarar yaşar.Bu nedenle, eşin manevi tazminat isteme hakkı kabul edilmiştir.
Çocuklar (Biyolojik ve Evlat Edinilen): Mağdurun çocukları, özellikle mağdur ağır yaralanmışsa, psikolojik olarak etkilenir ve hayatlarında uzun süreli travmalar yaşayabilirler.
Reşit olup olmamaları önemli değildir; her iki durumda da tazminat talep edebilirler.
Anne ve Baba: Türk hukuku, mağdurun anne ve babasına da manevi tazminat hakkı tanımaktadır. Özellikle kazadan sonra mağdurun bakım ve tedavisiyle ilgilenen ebeveynler için bu hak Yargıtay tarafından sıkça kabul edilmektedir.
Kardeşler: Kardeşe manevi tazminat verilmesi çok yaygın dedğildir. Yargıtay, kardeşlerin tazminat talebini kabul ederken bazı şartlar aramaktadır: Birlikte yaşama, duygusal bağın çok güçlü olması, mağdurun ağır ve kalıcı sakatlık yaşaması gibi.
Bu durumda mahkeme, kardeşin yaşadığı üzüntü ve hayatının nasıl etkilendiğine dair delil (tanık, rapor, psikolojik tedavi gibi) arar.
Manevi tazminat talep edebilecek kişiler yukarıdakilerle sınırlı değildir. Somut şartların değerlendirilmesi halinde yaralanan kişinin nişanlısına, dede-nine gibi akrabalarına da manevi tazminat verildiği görülmektedir
Ayrıca “yakınlık” şartının sağlanmaması halinde yukarıda sayılan kişilerin de manevi tazminat taleplerinin reddedilmesi mümkündür.
Tavsiye: Mesleki Sorumluluk Sigortası Nedir?
Yaralı Ailesinin Manevi Tazminat Alma Şartları
- Ağır Bedensel Zararın Varlığı
Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56/2: “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin yakınlarına da uygun bir manevi tazminat verilmesine karar verilebilir.”
TBK m. 56/2, ağır bedensel zarar veya ölüm hallerinde, sadece mağdurun değil, mağdurun yakınlarının da manevi tazminat isteyebileceğini açıkça düzenler.
Trafik kazasında mağdurun; sürekli sakat kalması, hayat fonksiyonlarının ciddi şekilde kısıtlanması, yüzünde veya vücudunda iz kalması, uzun süre yoğun bakımda kalması gibi sonuçlar, “ağır bedensel zarar” olarak kabul edilir.
Bu durumlarda mağdurun ailesi (eş, çocuk, anne-baba) duygusal çöküntü, psikolojik travma, yaşam dengesinin bozulması gibi zararlar yaşarsa, manevi tazminat istemi gündeme gelir.
Tabii ki bu ağır bedensel zararın yaşanan trafik kazasıyla arasında illiyet (nedensellik) bağı bulunması gerekir. Meydana gelen ağır bedensel zarar, trafik kazası sonucunda doğmuş olmalıdır. İlliyet bağı bulunmaması halinde manevi tazminat talebi de söz konusu olmayacaktır.
- Manevi Zarara Uğrayanın “Yakın” Sıfatını Taşıması
TBK m. 56/2’de geçen “yakınlar” ifadesi kanunla sınırlanmış değildir, ancak Yargıtay kararları doğrultusunda bu kapsam belirli sınırlar çerçevesinde yorumlanır.
Kimlerin manevi tazminat talep edebileceği yukarıda açıklanmıştır.
Aradaki ilişkinin yakınlık düzeyi, sürekliliği ve duygusal bağın derinliği mahkemede dikkate alınır. Örneğin, uzun yıllardır görüşmeyen bir baba veya yalnızca akrabalık bağı olan uzak kuzen için bu hak tanınması beklenemez.
- Manevi Zarara Uğrama Gerçeği
Manevi tazminat, bir duygu zararı tazminidir. Tazminata hükmedilmesi için, “yakın” olan kişinin, mağdurun durumu nedeniyle derin bir elem, keder, üzüntü, ruhsal çöküntü yaşadığı ispat edilmelidir.
- Sorumluluk Şartlarının Oluşmuş Olması
Yaralanmaya neden olan kazada, araç sürücüsünün kusurlu olması gerekir. Ancak işletenin kusursuz sorumluluk hallerinde de manevi tazminattan sorumluluğu vardır.
Karayolları Trafik Kanunu m. 85/1
“Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
gereği, işleten ve sürücü zarardan birlikte ve müteselsilen sorumludur. Bu hükümde işletenin kusursuz sorumluluğu düzenlenmiştir.
- Uygun Tazminat Miktarının Belirlenebilir Olması
Mahkeme, manevi tazminat miktarını takdir ederken; yaralanmanın ağırlığı ve mağdurun durumu, yakınlık ilişkisi, manevi tazminat talep edenin yaşadığı manevi travmanın boyutu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, hakkaniyet gibi hususları değerlendirir.
Türk hukuk sisteminde tazminatın “ceza” değil, “telafi” amacı taşıdığı unutulmamalıdır.
Trafik kazalarında mağdurun ailesinin manevi tazminat alabilmesi için yalnızca mağduriyet değil, ağır bedensel zarar, yakınlık ilişkisi, somut manevi zarar, kusur ilişkisi ve hakkaniyetli tazminat sınırları gibi unsurların birlikte oluşması gerekir. Mahkemeler her somut olayda, bu kriterleri değerlendirerek karar vermektedir.
Unutulmamalıdır ki manevi tazminat belirli bir tazminat miktarı belirlenerek açılmaktadır. Belirsiz alacak davası olarak ikame edilememektedir. Bu kapsamda meydana gelen trafik kazası sonucunda hak kaybı yaşamamak için hukuki tespitlerin eksiksiz ve yerinde yapılması bakımından alanında uzman bir avukattan danışmanlık almak önem arz etmektedir.
Manevi Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 2/1: “Dava konusunun değer veya miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalar ile şahıs varlığına ilişkin davalar, aksine hüküm bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesinde görülür.”
Manevi tazminat davası, şahıs varlığına ilişkin bir dava olduğundan, dava konusu miktara bakılmaksızın görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.
Genel Yetkili Mahkeme
HMK m. 6: “Genel yetkili mahkeme, davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.”
Bu durumda, davalı (örneğin kazaya sebep olan sürücü ve/veya işleten) gerçek ya da tüzel kişinin yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesi yetkilidir.
Haksız Fiil Nedeniyle Açılan Davalarda Yetki
HMK m. 16: “Haksız fiilden doğan davalarda, fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.”
Bu maddeye göre, haksız fiil nedeniyle açılan manevi tazminat davası:
– Kazanın meydana geldiği yer,
– Zararın gerçekleştiği yer,
– Zararın doğmasının muhtemel olduğu yer mahkemesinde de açılabilir.
Birden fazla seçimlik hak olması halinde davacı istedi yer mahkemesini seçme hakkında sahiptir.
Manevi Tazminat Davası Nasıl Açılır?
Trafik kazası nedeniyle manevi tazminat davası, kazada ağır bedensel zarar gören kişi veya ölenin yakınları tarafından, kazaya kusuruyla sebep olan sürücüye ve/veya araç işletenine karşı kazanın meydana geldiği yer, zararın gerçekleştiği yer, zararın doğmasının muhtemel olduğı yer Asliye Hukuk Mahkemesi‘nde açılır.
Eğer manevi tazminat klozu poliçe teminatları dahilindeyse sigorta şirketine karşı açılacak manevi tazminat davası KTK m. 110/2 “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmü uyarınca sigortacının şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer, kazanın vuku bulduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılabilecektir.
Dava dilekçesinde; kazanın özeti, tarafların kimlik bilgileri, zarar görenin yaşadığı manevi acı, istenen tazminat miktarı, hukuki dayanaklar (TBK m. 49 ve 56, HMK m. 6, 16, KTK m. 85, 90, 110) ve deliller (kaza tutanağı, sağlık raporu, tanık, kamera kaydı vb.) açıkça belirtilmelidir.
Manevi tazminat talebinin kabul edilmesi için yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan tüm şartların sağlanmış olması gerekmektedir.
Manevi Tazminatta Zamanaşımı
Manevi tazminatta zamanaşımı Türk Borçlar Kanunu 72. maddede düzenlenmiştir:
“Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.
Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.”
Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Buna uzamış zamanaşımı denmektedir.
Yaralı Ailesinin Manevi Tazminat Hakkı Yargıtay Kararları
- YARALININ EŞİNİN MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNE İLİŞKİN KARAR
Hukuk Dairesi 2016/1176 E. , 2018/11147 K.
-K A R A R-
“Davacılar vekili, 16.08.2010 tarihinde davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın tam kusurla davacı …’nın kullandığı araca çarparak davacı …’nın ve araç içinde yolcu …’nın yaralanmasına neden olduğunu, davacı …’nın aracı çekmek için çekici ücreti ödediğini belirterek davacı … için 30.000,00 TL manevi tazminatın ve 1.604,00 TL maddi tazminatın, davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın ve 295,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davacı … yönünden açılan manevi tazminat talebinin reddine, davacı … yönünden açılan maddi tazminat talebinin kabulü ile 295,00 TL’nin tahsiline, davacı … yönünden açılan manevi tazminat talepli davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL’nin tahsiline, davacı … yönünden açılan maddi tazminat talepli davanın kabulü ile 1.604,00 TL’nin tahsiline, davacı … yönünden açılan manevi tazminat talepli davanın kısmen kabulü ile 3.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeni ile cismani zarar nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacı yaralanan yolcu …’nın eşi … için de 10.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkeme, davacı … yaralanan davacı …’nin eşi olarak ona yakın konumda olsa da davacı …’nin ağır yaralanması ve ciddi düzeyde sürekli maluliyet durumunun bulunmaması ve davacı …’nin de ruhsal ve sinirsel sağlık durumunun da ağır şekilde bozulduğu yönünden dosyaya yansıyan bir delil de bulunmadığı gerekçesiyle davacı eş …’nın manevi tazminat talebinin reddine karar vermiştir.
…, davacılardan …’ın eşi olan davacı …’nın … raporuna göre %6.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin 16/08/2010 tarihinden itibaren 6(altı) aya kadar uzayabileceği gözetildiğinde yaralanmasının ağır olup eşinin ağır yaralanması nedeniyle, anılan davacının da manevi zarara uğraması kaçınılmazdır. Hakim, manevi tazminata 6098 Sayılı TBK 56. madde (eski Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi) hükmüne göre, özel durumları göz önünde tutarak adalete uygun olarak hükmeder. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Bu durumda, anılan davacının manevi zararının giderilmesi amacıyla somut olayın özellikleri, kaza tarihi, davacının maluliyet oranı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olayın meydana gelmesindeki etkiler gibi hususlar birlikte değerlendirilerek somut olaya uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, davacı …’nın manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”
- KIZININ TRAFİK KAZASINDA YARALANMASI SONUCU ANNENİN MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNE İLİŞKİN KARAR
- Hukuk Dairesi 2018/1960 E. , 2019/6280 K.
“Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın davacılardan … yönünden reddine, diğer davacılar yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, 22/03/2013 tarihinde davalının işleteni ve sürücüsü olduğu araçla müvekkillerinden …’ya çarpması neticesinde müvekkilinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını ve iyileşemeyerek sakat kaldığını, bu durumun annesi, babası ve kardeşi olan diğer davacıları da derinden üzüp etkilediğini belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacılar …, …, … yönünden davanın feragat nedeniyle, davacı annenin kızı … ile birlikte yaşadığını ve olay sonrası tedavisi ve bakımıyla ilgilendiğini ispatlayamadığı ve manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davacı … K2 yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” şeklindedir. TBK’nun 56/2. maddesinde, ağır bedensel zarara uğrayan kişinin yakınlarının uğradıkları zararlar düzenlenmiştir. Bu gibi kimselerin, yakınlarına duygusal bağları açısından, bir yakının bedensel bütünlüğünün ihlalinde, doğrudan doğruya kendi kişilik hakkı açısından saldırıya uğradığı ve bu nedenle manevi tazminat isteyebileceği kabul edilmiştir.
Bir kimsenin cismani zarara maruz kalması durumunda onun (ana, baba, eşler, kardeş, nişanlı gibi) yakınlarından birinin aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olmuşsa, onlar da manevi tazminat talep edebilirler. Çünkü bu durumda onların zararları ile haksız eylem arasında illiyet bağı vardır ve zararlarının niteliği itibariyle onların da ihlal edilen normun (56. maddenin) koruma alanı içinde bulunduklarının ve hukuka aykırılık bağının gerçekleştiğinin ve manevi tazminat talep edebileceklerinin kabulü gerekir.
Somut olayda dosya kapsamında bulunan raporlara göre; davacı …’nın geçirdiği kaza sonucunda vücut genel çalışma gücünden % 100 oranında kaybettiği, sürekli olarak iş görmezlik halinde kaldığı, devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç olduğu ve ağır bedensel zarara uğradığı anlaşılmaktadır. Davacı anne, olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 56/2. maddesi uyarınca kızının ağır yaralanması nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davacının manevi tazminat isteme hakkı, velayet hakkına bağlı olmayan ve ağır yaralananın annesi sıfatıyla istenmiş bir manevi tazminattır. Davaya konu olayın davacı annede manevi zarar doğuracağı açıktır.
Şu halde mahkemece, davacılardan anne … yararına uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.”